Uzun zamandır eleştirdiğim, sanal alem çocuklarını buraya yazmaya karar verdim..
Maddeleme yapmadan direk dalıyorum konuya..
Hadi ergen sıpaları anladık,onlar umutsuz vakıa.Lakin bir sene sonra öğretmen olacak üniversite öğrencilerinin de böyle olduğunu görünce artık anladım ki durum çok vahim.Neden bahsediyorum? Sanal alem manyaklığından.Artık iş çığrından çıktı,millet hepten sapıttı.Bir ortama girin şu muhabbetle karşılaşma olasılığınız yüzdelik dilimin en üst seviyesini zorlar. "Hadi resmimizi çekte face ye koyalım..yok bunu sevmedim bi daha çek..yok olmadı olum düzgün çeksene...bak beni de etiketleyin manyak resim oldu..acayip muhabbet dönecek bu resmin yorumlarında..senin telefon faceye giriyosa paylaşsana.. " Allah belamı versin, durdurun dünyayı, diyeceğim; artık ben bu milleti kaldıramıyorum.Her gidilen - lokanta, kafe,park,kantin vs. hiç önemli değil üç kişi minumum azınlığa sahipsen yeter- yerde resim çekme iştahı nedir?Anı ölümsüzleştirmek mi?YALAN. Cevap : Facebook .Nasıl bi lanetmişin.Adamlar sırf resim paylaşmak, durum güncelleyip karizma yaratmak için bir yerlere gidiyor. Mesela facebooka koyulmayan resimler hayatın yok hükmünde onlar için.Eğer yorumlanmayan, beğenilmeyen resimleri varsa bu durum zaten başlı başına fiyaskodur.Anı yaşamak deyimi bir kere rafta.Hadi pikniğe gidelim yada kafede muhabbet edelim deyip yola çıkarlar.Eğer o an, durum güncellemesi ile yada resimler yoluyla facebook da paylaşılmadıysa orda ne kadar eğlendiğinin hiç önemi yoktur onlar için..Bir kere başkalarına ne kadar eğlendik, eğleniyoruz, eğleneceğiz diyerek facede duyurmazsan oraya hiç gitme daha yeğdir..Bir de nerde hangi resim çekilir onun da şartları vardır..Mesela parkda yada açık havadaysan ve ayağında konvers varsa resim illaki boydan çekilir,hele bir de profeyonel makinaya karşı veriyorsanız o pozu zaten makina sizi allar pullar sıkıntı yapmaz.O sırada resmi çeken arkadaşıda elindeki o uzun makinaya gözünü dayarken başka birisi telefonlada olsa çeker ki entellektüel sınıfına tepeden iniş yapsın bir fotoğrafıyla.Şayet kafedeyse tayfa, herkesin kendine özgün olan 1,2,3 olmadı 4 numaralı bakışları kullanarak yüz ifadesi çekilir.Arada soytarılık da şarttır iilaki.
Bir başka durum, olduğundan farklı gözükme hastalığı.Askeriye de şöyle bir terim vardır; " -mış gibi yapmak".Yani aslında verilen görevi yapmamışsındır ama yapmış gibi gözükürsün.İşte bu cenahda aynı bu türün varyantlarından. Fark şudur burda "-mış gibi gözükürsün"..Profil resimleri genelde ya bir lüks otomobil de, ya şık bir ortamda ,yada bi deniz kenarında otantik manzara eşliğinde çekilmiş resimlerdir.Dağda ova da resimlerini göremezsiniz çünkü olduklarını değil olmak istediklerini yansıtırlar profillerine.Yani -mış gibi gözükürler.Durum güncellemelerinde kime ait olduğuna dair en ufak fikir kalıntısına sahip olunmadan paylaşılan sözler, okunmamış fakat bir yerlerden ctrl+c / ctrl+ v klavye hareketleri vasıtasıyla araklanmıış kitap alıntıları, kendilerine dahi ait olmayan ideolojik söylemlerle de bu tezimizi katmerleştirirler.Bu durum millette şişirilmiş egoya neden olmaktadır, başta -mış gibi davrananlar -mışa kendilerini inandırıp öyle olduklarını zannetmeye başlarlar.Şişirilmiş egolar , eksik bilgi adamı ipe götürür kaidesince hiç hayırlı sonuçlara gebe olmayıp, failini bir yerde açık vermekten alıkoymazlar..
E şimdi bi de blog yazarları çıktı :).Öncelikle baştan söliyim, bu kısım özeleştiriden sayılabilir mi?Hayır :) Niye?Şimdi blog yazıyoruz diye bu cenaha tabi olmamız şart değil.Çünkü bizim blog, okunmayan, google amcanın umrunda olmayan,nette aranınca bulunacak cinsten olmayan, sırf hani belki bizdede bu yazma kabiliyeti varmıdır acep , merakından türemiş bir blog.Derdimiz sesimizi duyurmak değil sesimizi tahlil etmek.(çoğul eki kullandım, yanlış anlaşılmasın, blogu tek yazıyorum) Annelerinin çocuklarının büyüyüşünü anlattıkları, yemek tarifleri verdikleri, örgü dikiş resimleri koydukları, bazı genç kızların aykırı tarzlı, ağzı bozuk yazılarla köşe yazarı olacak kadar tutuldukları bloglar artık önü alınmaz hıza geçti fakat bunu daha ergen camiası keşfetmedi onun için çok umutsuz değilim..:) Vesselam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder